Translate

Birkaç düşünce üzerine(||)

 Önceki yazımda öncelikle insan hayatının bir sorgulama süreci üzerine kurulu olduğundan ve bu sorgulamanın hangi soruyla başlayıp hangi süreci izlediğinden kısaca ve genel anlamda bahsetmiştim. Ardından bu sorgulama sürecinin en değerli noktasının daha doğrusu zirvesinin ise hayatın amacının var olup olmadığının sorgulanması olduğunu söyleyip bu soruyu bir kez daha yönelterek tekrardan düşünceleri gözden geçirmeyi hedeflemiştim. Gerçekten de hayatın bir anlamı var mıdır varsa neden vardır ve nedir yoksa neden yoktur bunları kendi çapımda kendimce şahsi düşüncelerimle yorumlayacağım. Öncelikle bir cevap vermeden önce bizim amacın ne olduğuna yani bu kelimenin tanımına dair konuşmamız gerekir öncelikle amaç derken neyi ya da nereyi kastettiğimizi anlamalıyız ki vereceğimiz cevabın temelleri sağlam olsun. Amaç dediğimiz şey eylemlerin yapım nedenleridir örneğin bunu basit bir cümleyle örneklendirebiliriz "Kilo vermek için diyet programına başladım" bu cümlede ki amaç kilo vermektir yapılan eylem ise bir programa katılmaktır yani amaç eylemlerin sonrasına yönelik bir durumdur amaç düne ya da bugüne değil yarına aittir o yüzden amaç yapılan eylemin yapıldığı anda aranamaz ancak eylemin yapılışından sonraki süreçte aranabilir. Bunların yanında amaç dediğimiz kavramı yalnızca çok üst düzey anlamlarda aramaya da gerek yoktur insanın olduğu her yerde bir amaç söz konusu olabilir kimi zaman en basit eylem bile bir amaç ifade edebilir ya da yıllar boyu uğraşılan üzerine düşünülen bir durumda da olabilir. Fakat yine de amacın en genel durumu en değerli ve en evrensel konumu hayatın amacının neliği ya da varlığı üzerine yapılan sorgulamadır. Bizim de ele alacağımız durum hayatın amacı üzerinedir yukarıda genel hatlarıyla amaç üzerine konuştuktan sonra artık asıl konumuza gelebiliriz. Önce başlayacağımız nokta bu hayatın neden bir amacı olduğu ya da olması gerektiği üzerine olacak. İnsan bilinen canlı hayatı içerisinde en gelişkin özelliklere sahip en donanımlı canlıdır ve diğer canlılardan ayrılan bir bilinç haline sahiptir ve aynı zamanda bu bilinç tek yönlü değildir sahip olduğu bilinç hem dışarının farkında olup aynı zamanda da kendisi üzerine bir bilgiye sahiptir yani kendine dönüktür kendisinin farkındadir. Bu özelliğiyle iki farklı dünyaya sahiptir. Birincisi gözüyle gördüğü somut maddelerin olduğu nicel özellikler barındıran dış alem ikincisi ise bu dünyanın onda bıraktığı izlenimlerini de katkısıyla kendi bilincinin kendisi üzerine düşündüklerinin ürettiklerinin olduğu iç alem işte insan diğer hiçbir canlıda olmayan geniş bir anlama ve görme çerçevesine sahiptir. Burada biraz bu durum üzerine tefekkür etmeyi gerekli buluyorum çünkü bu durum yalnızca üç beş paragrafla anlatılıp geçilecek basit bir durum değildir insanın insan olmasını sağlayan yegane durumlardan birisidir hatta insan tanımının içeriğini yaratan bir durumdur. Şimdi burada biraz bu durumu da düşünerek kafa yormak gerektiğine inanıyorum ve düşünüyorum eğer bizler bu dünyaya fırlatılmış şans eseri tesadüfen burada olan yalnızca atom yığınlarından ibaretsek sahip olduğumuz bu bilincin ne gibi bir anlamı ya da değeri vardır ya da biz bu bilinci neden kullanalım eğer yalnızca öylesine buradaysak bu değerli durumun hiçbir anlamı yoktur o halde düşünmenin de hareket etmenin de yaşamanında hiçbir manası yoktur eylemlerimizin ahlaki açıdan hiçbir değeri yoktur tamamen bir hiçtir olan herşey. Fakat sahip olduğumuz bu farkın sahip olduğumuz bu çerçevenin yalnızca bir hiç ve öylesine bir durum olduğunu kabul etmek ve de inanmak yalnızca koskoca bir saçmalıktır. Sadece sahip olduğu hiçlik ve değersizlik düşüncesinin dogmalaşmış olmasıyla ilgilidir bu reddetme durumu. Hiçlik bu kadar basit manada kullanılabilecek ya da direkt kabullenilecek ya da fanatikliği yapılacak bir konum değildir. O yüzden kesin hiçlik noktasının sağlıklı bir düşünce olmadığı kanaatindeyim. İlk olarak burada insanın sahip olduğu ayrı ve özel halin reddedilmesi ya da basite indirgenmesi üzerine bir reddetmede bulunduk bir sonrakinde ise bu reddetmeden sonra varılacak noktanın ne olduğu ve neden orası olduğu üzerine bir sorgulama ve düşünce dünyası yaratacağız. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ex Oriente Lux(lV)

Günümüz insanının büyüsüne kapıldığı ve zehirlendiği iki kelime vardır modern ve özgürlük bu iki kelime insanları gizli bir köle olarak yeti...